Dr. Voll ve çağdaşı Dr. Rhayadaku, 1960’lı yıllarda gerçekleştirdikleri elektro-akupunktur ölçümleri sırasında yaptıkları gözlemleri, homeopati kurallarıyla birleştirerek klasik biorezonansın temellerini atmışlardır. Klasik biorezonans, bu dönemde elektro-akupunktur testlerinde kullanılan elektriksel devrelerin içine homeopatik ilaçların yerleştirilmesiyle, akupunktur noktalarından alınan elektriksel direnç ölçümlerinde oluşan değişikliklere dayanmaktadır.
Homeopatik ilaçlar, vücudun meridyen sistemi üzerinde elektriksel değişimlere neden olabilecek nitelikte etkilere sahiptir ve biorezonans terapileri tam da bu etkiler üzerine kuruludur. Her maddenin kendine özgü bir enerjetik yapısı ve frekans paterni bulunur. Homeopatik bilgi, bu frekans paternleri esas alınarak geliştirilmiştir. Bu nedenle, homeopatik etkiler günümüz teknolojisiyle doğrudan ölçülemese de, vücut üzerindeki etkileriyle gözlemlenebilir niteliktedir.
Morell tipi biorezonans yaklaşımında, uygulanan tedavinin vücut üzerindeki etkileri ya da verilen frekansların vücutla rezonansa girip girmediği, akupunktur noktaları üzerinden yapılan ölçümlerle ya da bazı bioenerjetik tekniklerle gözlemlenebilir. Ancak bu gözlemler, standart test veya ölçüm yöntemleri gibi sayısal ya da klinik anlamda değerlendirilemez; daha çok niteliksel gözlemler olarak ele alınır.
Maddelerin kendilerine özgü frekans paternlerine sahip olduğu ve bu frekansların vücuttaki akupunktur ölçümlerinde değişiklik oluşturduğu bilgisi üzerine kurulan biorezonans, zamanla gelişmiş ve çeşitli uygulama alanlarına ayrılmıştır. Bu gelişim sürecinde PEMF cihazları da biorezonans prensipleri doğrultusunda kullanılmaya başlanmıştır. PEMF (pulsatil elektromanyetik alan), ölçülebilir manyetik etkiler içerdiği için bilimsel literatürde daha fazla yer bulmuştur. Ancak bu sitede anlatılan klasik biorezonans yaklaşımına PEMF cihazları ile ulaşmak mümkün değildir. Homeopatik prensiplerden ilham alan klasik biorezonans yöntemi, her zaman için çok daha derin ve güçlü etkiler oluşturma kapasitesine sahiptir.
Bu site, 15 yılı aşkın sahada edinilen gerçek tecrübeler doğrultusunda hazırlanmış olup yalnızca teorik bilgilere değil, pratik uygulamaların sonuçlarına dayanmaktadır. 1960’lı yıllarda Almanya’da başlayan biorezonans hareketini, bizim benimsediğimiz şekliyle, geleceğin sağlık ve iyilik hali (wellness) anlayışını şekillendirecek bir yol olarak görüyoruz. Ve bizce bu yolculuk henüz yeni başlıyor.