Bach çiçekleri uygulamaları, kişinin duygusal durumuna özel olarak uyarlanmış bir değerlendirme süreci ile başlar. Sürecin ilk adımı olarak, kişiye bir rehber kitapçık verilir. Bu kitapçıkta yer alan sorular sayesinde kişi kendi içsel durumunu gözlemleme fırsatı bulur. Sorulara verilen yanıtlar, hangi duygusal temaların öne çıktığını belirlemeye yardımcı olur.
Bach çiçek terapisi, 1930’lu yıllarda Dr. Edward Bach tarafından geliştirilen ve 38 farklı çiçeğin tanımlandığı bir sistemdir. Her bir çiçek özü, belirli bir duygusal hal ya da kişilik yapısıyla ilişkilendirilmiştir. Bu çiçekler, negatif duyguların hafiflemesine destek olma amacı taşır. Geliştirilen 38 kür; 38 ayrı ruhsal durum, 38 farklı kişilik eğilimi ve buna karşılık gelen iyileştirici enerjiyi temsil eder.
1. Kişisel Değerlendirme:
Kişi, kendisine sunulan değerlendirme kitapçığını dikkatlice inceler ve içindeki soruları yanıtlar. Bu cevaplar, hangi çiçek özlerinin kişiye uygun olduğunu belirlemede temel oluşturur.
2. Rezonans Terapisine Entegrasyon:
Seçilen Bach çiçekleri, rezonans terapisi sırasında frekans örneği olarak kullanılır. Terapide, kişiye özel hazırlanmış çiçek karışımı seansa entegre edilir. Bu süreçte amaç, kişinin duygusal frekansına uygun destekleyici bir rezonans oluşturmaktır.
3. Günlük Kullanım İçin Destek:
Seans sonrası, aynı karışımdan hazırlanmış sprey formundaki ürün kişiye teslim edilir. Bu sprey, gün içinde birkaç kez dil altına uygulanmak üzere kullanılır. Kişiye özel bu destekleyici karışım, seans etkilerini günlük yaşamda da sürdürebilme imkânı sunar.
Bach çiçekleri kullanımı genellikle 1–2 hafta içinde etkilerini göstermeye başlar. Bazı durumlarda, birkaç gün içinde bile ruhsal düzeyde hafifleme hissi gözlemlenebilir. Bu değişimler, kullanılan karışımın kişisel yapıya ne kadar uygun olduğuna ve kişinin duygusal alandaki açıklığına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Bir dokunuşla kendini yenile.