Kilo vermek amacıyla uygulanan rezonans terapilerinde genellikle iki seans yeterli olmaktadır. Bu seanslar arasında 4 gün gibi kısa bir ara bırakılır. Uygulama sırasında kişinin kilo almasına neden olan, özellikle de insülin dengesini bozan karbonhidrat grubu gıdalar üzerinden seanslar gerçekleştirilir.
Rezonans yönteminde yapılan tüm terapiler belli bir sistematiğe dayanır ve çoğu birbirine benzerlik gösterir. Asıl fark, kişinin uzak durması gereken maddelere göre seans içeriğinin şekillendirilmesidir. Bu nedenle, iştah kontrolüne yönelik yapılan bioresonans terapisi, sigarayı bırakmak için uygulanan terapilere oldukça benzer. Burada tek fark, sigara yerine zararlı karbonhidratlara veya bağımlılık yaratan yiyeceklere odaklanılmasıdır.
Terapinin etkisiyle kişi, bu problemli yiyeceklere karşı zamanla doğal bir mesafe geliştirir. Yani sigarayı bırakırken olduğu gibi, zararlı gıdalar da artık çekici gelmemeye başlar. Aynalama etkisi sayesinde beden bu gıdalardan uzaklaşır; böylece kişi kendini kısıtlamaya çalışmadan, daha sağlıklı tercihlere yönelir.
Sonuç olarak; kilo kontrolüne yönelik rezonans terapisi, temelde bir bağımlılık terapisidir. Ancak burada sigaranın yerini, fazla tüketilen ekmek, makarna, tatlı ya da işlenmiş yiyecekler alır. Seanslar, kişinin bu gıdalarla olan bağını kırmak üzere tasarlanır ve süreci doğal, zorlama hissettirmeyen bir şekilde destekler.
Rezonans ile Yemek Bağımlılığından Kurtulmak Mümkün mü?
Günümüz yaşam tarzı, özellikle de hızlı tüketim alışkanlıkları, bizi sağlıksız karbonhidratlara yönlendirebiliyor. Ekmek, makarna, pilav, hamur işleri ve tatlılar... Bunlar sadece leziz değil, aynı zamanda bağımlılık yaratabilecek kadar cezbedici yiyecekler. Bu tür karbonhidratlara duyulan istek, zamanla kontrolsüz yeme davranışlarına ve doğal olarak kilo alımına yol açabilir.
Karbonhidrat bağımlılığı herkes için aynı düzeyde olmayabilir. Kimi insanlar bu tür yiyecekleri kolaylıkla sınırlayabilirken, kimileri için vazgeçmesi oldukça zor olabilir. İşte tam da bu noktada devreye rezonans terapisi girmektedir.

Rezonans, kişinin bağımlı olduğu yiyecek gruplarına özel olarak uygulanan, tamamen doğal ve kişiselleştirilmiş bir yöntemdir. Seanslar sırasında rafine karbonhidratlar ya da kişinin sıkça tükettiği ve vücuduna zarar verdiği bilinen diğer besinler frekans örneği olarak kullanılır. Bu sayede, kişinin o yiyeceklere karşı duyduğu aşırı istek zamanla azalır.
Terapi sonrasında birey, o yiyecekleri eskisi kadar aramadığını fark eder. Yeme ihtiyacı giderek dengelenir ve kişi kendini zorlama hissi olmadan daha sağlıklı beslenmeye başlar. Bu da kilo kaybını doğal ve sürdürülebilir hale getirir.

Rezonans Seansı Nasıl Uygulanır?
Rezonans terapisi, tamamen kişiye özel ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilen bir uygulamadır. Seansın başında, kişinin bağımlı olduğu veya kilo almasına neden olan problemli gıda maddesi—örneğin şeker, ekmek, çikolata gibi—cihazın özel bölmesine yerleştirilir. Bu maddeler, seans sırasında bedenin enerji frekanslarıyla etkileşime geçecek şekilde seçilir.
Kişinin ellerine ve alnına özel elektrotlar yerleştirilir; bu elektrotlar ciltle doğrudan temas halindedir. Aynı zamanda kişi ayaklarını, cihazın metal plakasına yerleştirerek seans boyunca bu sistemin tamamlayıcı bir parçası olur. Seans süresi ortalama 45 dakika sürer.
Seans boyunca kişi herhangi bir ağrı ya da rahatsızlık hissetmez. İşlem tamamlandığında elektrotlar çıkarılır ve kişiye kısa bir dinlenme süresi verilir. Bazı kişiler seanstan hemen sonra hafif bir sersemlik ya da yorgunluk hissedebilir, ancak bu durum genellikle kısa sürede geçer. Terapiden sonra günlük hayata rahatlıkla devam edilebilir; herhangi bir kısıtlama ya da toparlanma süreci gerektirmez.
İlk seanstan yaklaşık 4 gün sonra, aynı prosedür tekrar edilerek ikinci seans uygulanır. Bu iki seanslık temel uygulamanın ardından, iştah genellikle birkaç gün içinde doğal olarak azalmaya başlar. Öğün araları daha uzun hale gelir ve kişi kendini daha kolay doymuş hisseder.
Yaklaşık 3 hafta sonra kontrol seansı yapılması önerilir. Bu seans, sürecin nasıl ilerlediğini değerlendirmek açısından oldukça önemlidir. Eğer kişi iştah kontrolü sağlanmasına rağmen beklenen kilo kaybını yaşayamıyorsa, bunun altında yatan başka sebepler olabilir. Bu durumda, kişiye özel olarak yeniden değerlendirme yapılır ve farklı içerikte, hedefe yönelik yeni bir rezonans terapisi planlanır.
Rezonans İle Zayıflama Etkili midir?
Rezonans terapisi, kilo kontrolünü desteklemek isteyenler için doğal ve bütüncül bir yöntem olarak öne çıkıyor. Bu terapiler sayesinde iştah dengeleniyor, kişi daha az ama daha bilinçli bir şekilde beslenmeye başlıyor. Gereksiz atıştırmalar ya da karbonhidratlara duyulan yoğun istek azalıyor. Böylece daha dengeli ve sürdürülebilir bir beslenme alışkanlığı gelişiyor.
Terapinin önemli bir diğer yönü de metabolizma hızını artırmasıdır. Vücut, yağ yakım sürecine daha kolay geçiyor ve yağları enerjiye dönüştürme kabiliyeti arttırır. Seanslardan kısa süre sonra iştahın bastırıldığı, yemek miktarının azaldığı hissedilir. Bu sayede beden sadece ihtiyaç duyduğu kadar gıda tüketiyor ve kendini daha dengeli bir düzene sokar.

Üstelik, klasik diyetlerde sık karşılaşılan ani şeker düşmeleri ya da halsizlik gibi şikâyetler rezonans terapisi sonrasında genellikle görülmez. Çünkü vücut ihtiyaçlarını daha iyi tanımaya başlar. Kişi ağır, yağlı ve yorgunluk veren gıdalardan uzaklaşarak hem fiziksel hem ruhsal olarak daha iyi hisseder. Vücut ağrılarının hafiflemesi, uyku düzeninin iyileşmesi ve genel bir enerji artışı da terapiyle birlikte gelen diğer olumlu etkiler arasında yer alır.
Rezonans ile sadece iştah değil, ödem sorunu da önemli ölçüde azalır. Vücut, şekil almaya başlar ve sıkılaşma süreci hızlanır. Aynı zamanda bu terapiler pek çok farklı şikâyetin hafiflemesinde de etkili olabilir. Migren atağı yaşayanlar, menopoz belirtilerinden rahatsız olanlar veya sabahları yorgun uyananlar da bu süreçten olumlu etkiler görebilir.

Rezonansla Kilo Verme Kaç Seans Yapılmalıdır?
Kilo kontrolü amacıyla uygulanan rezonans terapileri genellikle iki temel seansla başlar. Bu ilk iki seans arasında 4 günlük bir ara bırakılır. Ancak her bireyin ihtiyacı farklı olduğu için seans sayısı da kişiye özel olarak belirlenebilir.
Bazı danışanlarda iki seans yeterli olurken, daha fazla kilo sorunu olan veya hormonal/metabolik problemler yaşayan kişilerde bu sayı 4 ya da 8 seansa kadar çıkarılabilir. Genellikle fazla kilosu olan bireylerde 4 seanslık ya da daha kapsamlı 8 seanslık programlar önerilir.
Uygulamada, ilk iki seans arka arkaya ve kısa aralıklarla yapılırken, takip eden seanslar haftada bir olacak şekilde düzenlenir. Bu sistemli uygulama sayesinde vücut hem daha kolay adapte olur hem de elde edilen sonuçlar kalıcı hale gelir. Seans sayısı ne olursa olsun, süreç tamamen kişiye özel şekilde yürütülür.